EskiÅŸehir Haberleri, Son Dakika EskiÅŸehir Haberleri

Bakan Dönmez: ‘Önümüzdeki 5 yılda altın üretimini 100 tonun üzerine çıkartmayı hedefliyoruz’

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, ‘Önümüzdeki 5 yıl içerisinde inÅŸallah Türkiye’de altın üretimini 100 tonun üzerine çıkartmayı hedefliyoruz, bu sene 40 tonu geçeceÄŸiz’ dedi.Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, katıldığı bir televizyon programında lityum üretimi ve gündeme dair açıklamalarda bulundu. EskiÅŸehir Kırka Tesisleri’nin dünyanın en büyük bor madeni üreten tesisi olduÄŸunu söyleyen Bakan Dönmez, ‘Dünyadaki bor rezervlerinin yaklaşık yüzde 72’si Türkiye’de. Dünyada yüzde 52-53 civarında da bir pazar payımız var. Bu tesislerde ürettiÄŸimiz bor ve türevlerini tüm dünyaya pazarlıyoruz. Yaklaşık 2-3 yıldır borun içerisindeki sıvı atıkların içerisindeki diÄŸer minerallere, maddelere odaklanmıştık. Bunlardan en önemlisi, en deÄŸerlisi de lityum olarak karşımıza çıktı. Artık insanlar daha çok mobil, bir yerden bağımsız olarak yaÅŸamını ve iÅŸ hayatını sürdürme odaklı devam ediyor. Herkesin elinde bir cep telefonu var, tabletler var, diÄŸer akıllı cihazlar var. Ama bunlar da bir enerji ihtiyacı doÄŸuruyor. Bugün deÄŸiÅŸik materyallerden piller yapılabiliyor, ama lityum hem daha kararlı olması, hem de çok daha düşük hacimlerde yüksek miktarlarda enerji depolayabilme özelliÄŸi nedeniyle de daha öne çıktı. Özellikle elektrikli otomobillerle birlikte lityuma dayalı bataryalar ve piller yine çok daha fazla önem kazanmış olacak. Dünyada da maalesef bu element nadir elementlerden birisi. Dünya ihtiyacının büyük bir kısmını Güney Amerika’daki ülkeler karşılıyor; Åžili, Peru, Bolivya gibi ülkeler. Bizim de yaklaşık bin 200 ton civarında bir ithalatımız var. Temel amacımız, Türkiye’nin lityum ihtiyacının tamamını bu tesisimiz ve diÄŸer bor madeni tesislerden karşılayabilmek’ ifadelerini kullandı.’Yüksek kapasiteli bataryalarda da kullanma imkanına sahip olacağız’Kırka tesislerinde yıllık 2 milyon 700 bin ton civarında cevher çıkarttıklarını bildiren Bakan Dönmez, ‘500 gram cevherin içerisinde 231 gram boraks pentahidrat üretiyoruz. Yani ekonomik deÄŸeri olan ve bugün dünyada en çok sattığımız ürünlerden birisi. Tonu yaklaşık 450-500 dolar civarında. Bununla birlikte prosesten bir katı atık da çıkıyor, onu da civarda çevre koÅŸullarına uygun depoluyoruz. Fakat ayrıca 80 gram kadar da bir sıvı atık var. Sıvı atığın içerisinde ne vardı, onlara baktık. Yine boraks deka dediÄŸimiz bir baÅŸka ürün var, yaklaşık 8 gram gibi bir miktarda üretim yapacağız. Lityum karbonat dediÄŸimiz de 0.1 gram gibi, yani 500 gram cevherden 0.1 gram, 1 kilogramdan da 0.2 gramdan bahsediyoruz, son derece nadir; bunu üretmiÅŸ olacağız. Depolama miktarımız da 433 ton, bu sıvı atığı biz yaklaşık 47 tona düşürmüş olacağız. Neredeyse onda 1 kadar azaltmış oluyoruz. Dolayısıyla depolama için harcadığımız maliyetleri de azaltacağız ki yaklaşık ton başına burada 3 dolar gibi bir maliyet vardı. Sırf bu tesis tam kapasiteyle iÅŸletmeye girdiÄŸinde yıllık 1,5 milyon dolar civarında bir harcamayı yapmamış olacağız. Böylece bir tasarruf etmiÅŸ olacağız. Burada elde edilen lityum karbonatı neredeyse yüzde 99,9 oranında saflıkta elde ettik. Bunu TÜBİTAK’ımıza gönderdik, bunu bizim için pil yapar mısınız, hakikaten uygun mudur diye. Onlar da ilk böyle numune pilleri, hani bizim halk arasında mercimek diye tabir ettiÄŸimiz, daha çok iÅŸte hesap makinelerinde, masa üstü cihazlarda kullandığımız pillerden yaptılar ve onların testlerini de yaptılar. Dediler ki; son derece kaliteli, ürünümüzde bir sıkıntı yok. Åžimdi biz bunu tabii bataryalar, diÄŸer yüksek kapasiteli bataryalarda da kullanma imkanına sahip olacağız’ dedi.Oruç Reis gemisinin faaliyetleriOruç Reis gemisinin faaliyetleri hakkında da bilgiler veren Bakan Dönmez, ÅŸu ifadeleri kullandı: ‘Sayın CumhurbaÅŸkanımızın liderliÄŸinde birçok müjdeleri bu ara arka arkaya veriyoruz, birçok yatırım hizmeti alınıyor, inÅŸallah onlar devam edecek. Oruç Reis AÄŸustos’tan Kasım sonuna kadar yaklaşık 4 ay KaÅŸ ilçemizin güneyinde Demre adını verdiÄŸimiz yerde iki boyutlu sismik çalışmaları yaptı, yaklaşık 11 bin kilometrelik iki boyutlu sismik çalışmaları yaptı, birinci aÅŸamadaki görevleri tamamlandı ve Antalya Limanı’na döndü. Åžimdi iki boyutlu sismik çalışmalarının analizi gerekiyor, üç boyutluya geçmeden orada herhangi bir bulgu var mı-yok mu, bu analiz biraz zaman alacak. Oruç Reis gemisi ÅŸu anda Serik bölgesinde, yani Antalya Körfezi’nde üç boyutlu sismik çalışmalarına baÅŸladı, yaklaşık 5-6 aylık bir programı var. Barbaros Hayrettin PaÅŸa da yine DoÄŸu Akdeniz’in güney bölümlerinde, yani Antalya’nın açıklarında üç boyutlu sismik çalışmalarına devam ediyor. Öte taraftan Yavuz gemisi sondajını bitirdi, ÅŸu anda o gemimiz de bir sonraki görev için Mersin TaÅŸucu’nda hazırlıklarına devam ediyor. Bu süreçler hakikaten ciddi zaman tüketen yüksek teknolojili iÅŸler. O dataları toplamanız tek başına bir çözüm deÄŸil. Bunları binlerce, milyonlarca datayı iÅŸlemeniz, analiz etmeniz gerekiyor. O zaman ofis çalışması baÅŸlıyor; petrol jeofizik, petrol jeoloji uzmanları bu dataları deÄŸerlendiriyorlar ve muhtemel potansiyel olabilecek lokasyonları belirliyorlar. Bu lokasyonlarla keÅŸif amaçlı sondaj gemilerimizle de sondaj yapıyoruz ve oradaki bilgileri tekrar topluyoruz; gaz mı var, petrol mü var veya jeolojik yapılar sismik araÅŸtırmaların sonucunda elde ettiÄŸimiz verilerle ne kadar uyumlu. Bugüne kadar Karadeniz ve Akdeniz’de 9 sondaj yaptık, 8’i Akdeniz’de. Bazı gaz akışları oldu, ama sürekliliÄŸi olmadığı için herhangi bir keÅŸif olarak açıklamadık. Åžimdi o emarelerin olduÄŸu bölgelerde, yakın bölgelerde sismik araÅŸtırmalarımızı biraz daha detaylandıracağız, inÅŸallah yine o bölgedeki sondajlarımıza devam edeceÄŸiz. Tabii diÄŸer bir gemimiz de Fatih Karadeniz’de devam ediyor.’Türkiye Petrolleri’nin Azerbaycan’da baÅŸta Åžahdeniz olmak üzere Hazar Denizi’nde sahalarının, ortaklarının olduÄŸunu kaydeden Bakan Dönmez, ‘Azerbaycan’la tek millet-iki devlet mottosuyla hakikaten büyük iÅŸler baÅŸardık bugüne kadar. Hem sosyal iliÅŸkilerimizde, hem diplomatik iliÅŸkilerimizde, hem de teknik anlamda son derece büyük, devasa stratejik yatırımları hayata geçirdik. Türkiye Petrolleri’nin Azerbaycan’da baÅŸta Åžahdeniz olmak üzere Hazar Denizi’nde sahaları var, ortaklıkları var. Buna karşılık Socar’ın da Türkiye’de hem boru hattı yatırımları, hem de rafineri, petrokimya gibi tesislerde yatırımları var. Bu geçtiÄŸimiz hafta Azerbaycan Enerji Bakanıyla burada yeni bir anlaÅŸma imzaladık. Nahçıvan, İran üzerinden doÄŸal gaz kullanıyordu. Ama Azerbaycan’daki arkadaÅŸlarımız Türkiye üzerinden de bir alternatif olsun, arz güvenliÄŸini teyit edelim, tahkim edelim teklifi olunca biz de ‘hayhay’ dedik, dolayısıyla da ÅŸimdi bu projenin startını da vermiÅŸ olduk. İnÅŸallah önümüzdeki yılın ilk çeyreÄŸinde ihalesini yaparız ve sonra da 12 aylık yapım süreci olur, öyle tahmin ediyorum 2022’nin ilk aylarında IÄŸdır üzerinden Nahçıvan’a doÄŸal gazı ulaÅŸtırmış oluruz. Bu gaz büyük ihtimalle Azerbaycan doÄŸal gazı olacak, çünkü bizim oradaki en yakın kaynağımız Azerbaycan üzerinden gelen, Gürcistan üzerinden gelen hat, ki gazın sahibi zaten Azerbaycanlı kardeÅŸlerimiz, dolayısıyla kendi gazlarını bizim boru iletim sistemimiz üzerinden oraya nakletmiÅŸ olacağız’ ifadelerini kullandı. Dönmez şöyle devam etti: ‘Hem EskiÅŸehir’den gaz alıyoruz, hem de artık Yunanistan üzerinden İtalya’ya kadar da gaz sevkiyatı baÅŸladı; bu aslında çok önemli büyük projelerden birisiydi, bunu hayata geçirdik, bitirdik. Türkiye Petrolleri’nin Åžahdenizi’nde, yani Hazar Denizi’nde birkaç sahada ortaklığı var. O sahalar üzerinde Türkiye Petrolleri ve Socar birlikte çalışıyor. Her anlamda hem onların milli ÅŸirketi Socar, hem bizim milli ÅŸirketimiz Türkiye Petrolleri, keza BOTAÅž çeÅŸitli alanlarda iÅŸ birliÄŸi fırsatlarını birlikte deÄŸerlendiriyorlar.”Karadeniz gazı 2028’de maksimum üretime geçecek’Tuna-1 kuyusunun keÅŸfi, akabinde Türkali-1 ismi verilen kuyuda da sondaja baÅŸladıklarını, oradaki sondaj çalışmasının da bittiÄŸini anımsatan Bakan Dönmez, Fatih’in ikinci sondaj çalışmasının da bittiÄŸini anlattı. Dönmez, ‘Kuyuda hedeflediÄŸimiz derinliÄŸe ulaÅŸtık. Oradaki yapılardaki testler devam ediyor. Bugüne kadarki yapılan test ve analiz çalışmaları Tuna-1 kuyusundaki verilerin hemen hemen benzer ÅŸekilde Türkali-1 kuyusunda da tekrarlandığı, baÅŸka bir ifadeyle teyit edildiÄŸi ÅŸeklinde. İnÅŸallah orada 1-2 haftalık bir test sürecimiz var, sonrasında zaten biz kuyu açma iÅŸlemlerine devam edeceÄŸiz. Sayın CumhurbaÅŸkanımız 2023’te bu gazı sisteme dahil edelim diye bir talimatı oldu, biz de o yönde planlamalarımızı yaptık ve çalışmalar da devam ediyor. Çünkü sadece kuyu açmakla bitmiyor, yani kuyunun tamamlanması, orada su altı yapılarının, vana, kontrol sistemleri yapılması, sipariÅŸlerin verilmesi, sonra da su altında, yani deniz altında boru hattının planlanması ve yapımı gibi birçok süreç var. Kıyıda yapacağımız tesisler var, terminaller var. GeçtiÄŸimiz hafta da Sanayi Teknoloji Bakanımız, UlaÅŸtırma Bakanımız ve benim baÅŸkanlığımda Filyos’ta bir planlama çalışması da yaptık. Filyos zaten bir endüstri bölgesi ilan edilmiÅŸti, orada da büyük bir limanımız biliyorsunuz inÅŸaatı tamamlanmak üzere. Gazı oraya getirmeyi planlıyoruz, dolayısıyla kıyı terminallerini de orada yapacağız. Bunların hepsini eÅŸ zamanlı olarak Türkiye Petrolleri yürütüyor. 2023 yılında inÅŸallah ilk gazı alacağız. İlk gazı aldıktan sonra da yeni kuyuların da bir taraftan tabi inÅŸaatı devam edecek. Maksimum üretim seviyesine 2028 yılında ulaÅŸmayı planlıyoruz. Türkiye kullandığı gazın tamamına yakınını, yani yüzde 99’luk kısmını ithal ediyor. Rusya baÅŸta olmak üzere, Azerbaycan, İran, sıvı doÄŸal gaz alıyoruz Cezayir’den, Katar’dan, Nijerya’dan ve deÄŸiÅŸik kaynaklardan. Türkiye kendi gazını ürettiÄŸinde maliyetlerimizi olumlu etkileyecek, o da aynı oranda vatandaÅŸa yansıyacak. Tüketimden ciddi miktarda pay almasına paralel olarak da gaz maliyetlerimiz düşecek, bunlar da doÄŸal olarak vatandaşımıza olumlu yansıyacak’ diye konuÅŸtu.’Yunanistan’la bizim aramızda zaman zaman kesintiye uÄŸrayan istikÅŸafi görüşmeler baÅŸlayabilir’Akdeniz’de yürütülen arama çalışmaları hakkında da bilgiler paylaÅŸan Bakan Dönmez, ÅŸu ifadeleri kullandı: ‘Karadeniz’de çalıştığımız bölge de aslında oldukça derin 2100-2200 metre. Akdeniz’de de 2000-2500 metre denizlerde çalışmışlıklarımız var ama bu gemiler rahatlıkla bu iÅŸleri yapabiliyor. Özellikle olarak derinlik anlamında çok bir farklılığı yok. Akdeniz’de sekiz kadar kuyu kazdık ve bazı kuyularda gaz akışları oldu ama süreklilik arz etmediÄŸi için biz bunları keÅŸif olarak açıklayamadık, ama ümitli olduÄŸumuz yerler var inÅŸallah oralarda da sondajı yaparız petrol veya gaz varlığına rastlarsak yine insanımızı müjdeyle bilgilendirmek arzusundayız. Ama bu günden bir ÅŸey demek zor ümitliyiz, aramazsak bulunmuyor biliyorsunuz. Sayın CumhurbaÅŸkanımızın bu ifadesiyle biz de gece-gündüz 7/24 kesintisiz aramalarımıza devam edeceÄŸiz. Avrupa BirliÄŸi Liderler Zirvesinde biliyorsunuz konulardan birisi de Türkiye’yle olan iliÅŸkilerde özellikle de DoÄŸu Akdeniz’deki faaliyetlerimiz sonrası. O toplantıda Yunanistan baÅŸta olmak üzere Kıbrıs Rum Kesimi ve Fransa yönetimi aslında bazı yaptırımların yapılmasına dönük ciddi bir baskı uyguladı Ancak Avrupa BirliÄŸinde sadece 3-4 ülke yok, 27 ülke var. Biz tezlerimizi anlattık, anlatmaya devam edeceÄŸiz. Onlar yavaÅŸ yavaÅŸ bizim de tezlerimize hak vermeye baÅŸladılar. Nitekim biz onlarla yaptığımız özel görüşmelerde özellikle uluslararası deniz hukuku açısından baÅŸka ülkelerde dünyanın komÅŸu ülkelerdeki yaÅŸanan sorunların nasıl sonuçlandığına dair örnek davaları, örnek kararları önlerine koyduÄŸumuzda onlar da bize hak vermeye baÅŸladı. Fransa İngiltere arasında da 1970’li yılların sonunda böyle bir ihtilaf yaÅŸanmıştı. Fransa kıyılarına yakın İngiltere’ye ait iki üç tane ada var Kanal Adaları diye isimlendirilen. O zaman da İngiltere bugünkü Yunanistan’ın tezi gibi adalarını da içine alacak ÅŸekilde büyük bir deniz yetki alanı iddiasında bulunmuÅŸtu. Fransa’da bugünkü bizim tezlerimizi savunarak adaların sadece kara suları vardır biz onlara saygı gösteririz. İki ülke arasında eÅŸit oranlarda ortay hat üzerinden bir deniz yetki alanı paylaşımının doÄŸru olacağını iddia etmiÅŸti ve nitekim mahkeme de Fransa’nın bu tezlerini haklı buldu. Adalara sadece kara suları kadar bir deniz yetki alanı bıraktı, ama iki ülke arasında ortay hat üzerinden bir yetki alanı paylaşımına karar verdi. Åžimdi o günkü Fransa bugünkü Yunanistan’ın tezlerini ve tam tersine savunma noktasına geldi. Biz de diyoruz ki, hak, hukuk, zamandan ve zeminden bağımsız olarak her yerde eÅŸit iÅŸlemesi lazım, bunu ortaya koyuyoruz. Biz diyoruz ki, arkadaÅŸlar burada duygusal davranmayın, aklıselim davranın bizim haklı olduÄŸumuzu siz de göreceksiniz. Nitekim bu giriÅŸimlerimiz, diyaloglarımız yavaÅŸ yavaÅŸ netice vermeye baÅŸladı. Sayın Åžansölye Merkel baÅŸta olmak üzere. Avrupa BirliÄŸinin önde gelen ülkelere bunlar anlatıldı, tüm üye ülkeler her fırsatta bunları anlatıyoruz bu tezlerimizi ortaya koyuyoruz, nitekim onlar da bu aÅŸamada bir yaptırım kararı almadılar. İnÅŸallah bu sorunları masada oturarak, müzakere ederek bir diyalog içerisinde çözeceÄŸimize de inanıyorum. CoÄŸrafya kaderdir İbn-i Haldun’un dediÄŸi gibi. Ne siz oradan taşınacaksınız, ne biz buradan taşınacağız. Yunanistan’la bizim aramızda zaman zaman kesintiye uÄŸrayan istikÅŸafi görüşmeler baÅŸlayabilir, bunları önümüzdeki yılın herhalde ilk aylarında karşılığını göreceÄŸiz. Oturalım herkes hakkına, hukukuna riayet etsin. Bizim baÅŸkasının malında, mülkünde, hakkında gözümüz yok, ama bizim de malımızda, mülkümüzde, hakkımızda da kimsenin sözü, gözü olmasın. ÖrneÄŸin; Malta bir ada ülkesi biliyorsunuz. Ada ülkesi orada ortay hat Malta’ya daha yakın belirlenmiÅŸ dolayısıyla, kıyı uzunluÄŸu daha fazla olan Libya’ya daha fazla alan bırakılmış. Unutmayalım ki, DoÄŸu Akdeniz’de en büyük uzun kıyı uzunluÄŸu Türkiye’de yaklaşık 960 kilometreden bahsediyoruz. Ama Yunanistan’ın tezlerine bakarsanız adeta bizi kıyılarımıza hapis eden bir anlayışla hareket ediyorlar. İnÅŸallah onlar da bu hatalarından kısa sürede vazgeçerler.”KomÅŸu sahalarda baÅŸka keÅŸifler de olabilir’Petrol arama ve üretim çalışmalarından da bahseden Bakan Dönmez, ‘2019’da 40 milyar dolar civarında enerji ürünleri ithalatında ödediÄŸimiz bir bedel var. Uzun yıllar ortalaması da zaten o seviyelerde deÄŸiÅŸiyor 40-45 milyar dolar. 2020’de tabi bir miktar petrol tüketimi azaldı bu pandemi dolayısıyla, salgın dolayısıyla. Fiyatlar da düştü belki bu sene petrol ve doÄŸal gaz ithalatımıza ödeyeceÄŸimiz bedel bir miktar düşebilir. Bizim yaptığımız görüşmeler, temaslar ve incelemelerde 2021 yılında da talebin çok fazla artmayacağı. Dolayısıyla fiyatların bu mertebelerde seyir edeceÄŸini düşünüyoruz. Belki 2022’yle birlikte ekonomiler toparlanırsa o ürünlere fiyatlarında da talep artarsa fiyatlarında da bir artış olabilir diye bekliyoruz. Onun içinde biz zaten fiyat düşse de artsa da bir kere birinci politikamız enerjide dışa bağımlılığı azaltmak olduÄŸu için iÅŸte kendi kaynaklarımızı denizimizde, karamızda arama ve üretim faaliyetlerinde de süratle de artırıyoruz. Türkiye Petrolleri son 2-3 yılda günlük petrol üretimini 35-40 bin varillerden 55 bin varillere çıkardı. Yaklaşık 15 bin varil de özel sektörün üretimi var demek ki bir 70 bin varil günlük bir üretimimiz var, bu da bizim yıllık ihtiyacımızın yüzde 7’si civarında kalıyor, hala ciddi miktarda bu ürünleri biz dışarıdan ithal ediyoruz. Karadeniz’de ÅŸimdi bu sahanın yanlarında yaklaşık 10 bin kilometrekarelik bir alanın daha sismik çalışmalarına baÅŸlattık devam ediyoruz. Önümüzdeki yılın ilk yarısında onu da tamamlamış oluruz ve orada da dolayısıyla, bu analiz ve deÄŸerlendirmelerden sonra yeni sondajlarımız olacak ümitliyiz, yani benzer yapılar çıkıyor ortaya. Dolayısıyla, o 400 milyar metreküplük bir keÅŸiften sonra belki yakınında komÅŸu sahalarda baÅŸka keÅŸifler de olabilir’ ifadelerini kullandı.’Dünyada bu iÅŸi yapan firmalar kimse onlarla oturur çalışır hallederiz’KeÅŸif çalışmalarının yanında karadaki çalışmaları da ihmal etmediklerini, orada da çok olmamakla birlikte az da olsa üretim artışını saÄŸlayan yeni arama ve üretim faaliyetlerinin sürdüğünü ve süreceÄŸini dile getiren Bakan Dönmez, şöyle konuÅŸtu: ‘Kanuni ile birlikte 3 sondaj gemimiz olmuÅŸ olacak. İki tane sismik araÅŸtırma gemimiz var. İhtiyaç oldukça belki yani yenileri de eklenebilir. Bu biraz da bizim iÅŸ planımıza, programımıza baÄŸlı. Gemilerimizle maliyet avantajı da saÄŸlamış olduk ve operasyon güvenliÄŸini de tamamen kendi yerli insan kaynağımızla birlikte kendi kontrolümüz altına almış olduk. Böyle ciddi bir tabi teknolojik ve bilgi birikimini de ekibimize kazandırmış olduk. Sondaj çalışmaları en önemli kritik aÅŸamalardan birisi, boruyu aÅŸağıya indiriyorsunuz. Sonra ürünün üretime hazırlanması için tamamlama çalışmaları var bir baÅŸka gemi de o iÅŸleri yapıyor. Sonrasında kuyuların baÅŸlarında bulunacak kontrol ekipmanları valf gibi benzeri ekipmanlar için bunların dışarıda mühendislik çözümleri var, bunları tabi ki yurt dışından tedarik edeceÄŸiz. Türkiye’de ciddi yerli firmalar da geliÅŸmeye baÅŸladı yani su altında boru iÅŸini yapanlar. Mümkünse yerli kaynaklarla tedarik edeceÄŸiz. Türkiye’den tedarik edilemeyenleri de en ucuz teknolojik olarak geliÅŸmiÅŸ ülkelerden bu ekipmanları almak suretiyle yapacağız. Türkiye Petrolleri üretim çalışmalarını yapacak kapasiteye sahip. Düzce Akçakoca’da 2000’li yılların başından bu tarafa denizaltında doÄŸal gaz üretimimiz vardı. İstanbul da Silivri’nin açıklarında orada biz yine denizden doÄŸal gaz ürettik. Yeterli olduÄŸumuz yetkin olduÄŸumuz alanlarda biz yeterliliÄŸimizin, yetkinliÄŸimizin olmadığı alanlarda da dünyada bu iÅŸi yapan firmalar kimse onlarla oturur çalışır hallederiz.”Biz bir taraftan enerjide dışa bağımlılığı azaltamaya çalışırken, bir taraftan da arz güvenliÄŸi kapsamında adımlar atıyoruz’Türkiye’de son 15-20 yılda enerji alanında sessiz bir devrim yaÅŸandığını aktaran Bakan Dönmez, ‘Biz bir taraftan enerjide dışa bağımlılığı azaltamaya çalışırken, bir taraftan da arz güvenliÄŸi kapsamında adımlar atıyoruz. Bugün en elektrikte ne de doÄŸal gaz da arz sorunumuz yok. Birincil enerji kaynaklarını yani kömürü, doÄŸal gazı ya da hidroliÄŸi, rüzgarı ikincil enerji kaynağı dediÄŸimiz elektriÄŸe dönüştürürken kullandığımız ekipmanların da yerlileÅŸmesi son derece önemli. Termik santral kuruyorsunuz, ama burada kullanılan malzemelerin önemli bir kısmını dışarıdan ithal ediyorsanız cari açığa olumsuz bir etkiniz var demektir. Son yıllarda güneÅŸ baÅŸta olmak üzere rüzgarda dedik ki, biz size güneÅŸ santrali kurma imkanı verelim, ama burada kullanacağınız panel ve ekipmanların gelin burada fabrikasını kurun, Ar-Ge’sini yapın, teknolojiyi geliÅŸtirin ve burada üretin. Nitekim bugün dünyanın tek entegre güneÅŸ paneli fabrikası üreten tesisimiz Ankara’da hizmete alındı. CumhurbaÅŸkanımızın da biliyorsunuz teÅŸrifleriyle o tesisi açtık. Bizim tabi yıllık hedefimiz 1000 megavat güneÅŸ santrali kurmak. Bu arada tabii bir önceki bahsettiÄŸim tesis kadar olmasa da teknolojisi ve yerliliÄŸi yine yüzde 50’nin üzerinde yerli imkanlarla üreten yaklaşık 7-8 tane daha firma var. Bu firmalar hem iç pazara hem de civar pazara güneÅŸ paneli, ekipmanı, güneÅŸ santrali ihraç edebilecek potansiyele gelmiÅŸ oldu. Yakın bir gelecekte rüzgar tribünlerin de önemli bir kısmını jeneratör baÅŸta olmak üzere artık Türkiye’de üretmeye baÅŸlayacağız. Åžu anda zaten kanatları üretebiliyoruz, kuleleri üretebiliyoruz, ama jeneratörden elektriÄŸe dönüştüren kısmı üretimine baÅŸlamamıştık, ÅŸimdi onların anlaÅŸmaları yapıldı onlar baÅŸlayacak. Bir taraftan EÜAÅž, Keban’daki hidrolik tribünlerin jeneratörünü kendisi üretti yenileme zamanı gelmiÅŸti onları çalıştırdık. Yine geçtiÄŸimiz haftalarda EÜAÅž elektrik otomasyon sistemini yerlileÅŸtirdi. Dolayısıyla, artık baÅŸta hidrolik santrallerimiz olmak üzere oradaki otomasyonu tamamen yerli kendi milli mühendislik çözümlerimizle yapabilir hale geliyoruz, çünkü tamamen EÜAÅž mühendisleri tarafından yapıldı’ diye konuÅŸtu.DoÄŸal gazda basınç düşürme istasyonları dahil olmak üzere neredeyse ÅŸebekede kullanılan malzemelerin yüzde 90’ını artık kendilerinin ürettiÄŸini bildiren Bakan Dönmez, ‘Hatta sadece üretmekle yetinmiyoruz bunları önemli oranda da yurt dışında ihraç ediyoruz. Petrolle ilgili olarak da ÅŸu anda özellikle kuyu açma iÅŸlemlerinde kullandığımız sondaj makinelerinde de yine önemli oranda yerlileÅŸme devam ediyor. CumhurbaÅŸkanımız ‘KaÅŸif’ isimli su altı robotunu da kamuoyunda tanıtmıştı. O tamamen yerli, milli mühendislik çözümleriyle ortaya çıkmış bir üründü. KaÅŸif su altı robotu yerin yaklaşık suyun 2000-2500 metre altında deniz tabanında kuyu başındaki iÅŸ ve iÅŸlemleri geminin platformundan uzaktan kontrol edebilir yapabilir hale geldik. Sayın CumhurbaÅŸkanımız hemen her hafta zaten bu tip milli ve yerli teknoloji geliÅŸmeleri içeren, ihtiva eden birçok açılış da yapıyor. İşte savunma sanayinde bunu bizzat yaşıyoruz, saÄŸlık sektöründe yaşıyoruz, sanayinin birçok alanında var enerji dahil olmak üzere. Artık dışa bağımlılığımızı özellikle bu salgın dönemimizde bir kez daha gösterdi kritik maddelerde dışa bağımlılığımızı bizim mümkün mertebe azaltmamız gerekiyor. ÇeÅŸitli teÅŸvik ve destekleme mekanizmalarıyla yatırımcıyı da bu anlamda özendirdik ve hamdolsun bugün enerji yatırımlarında yüzde 50’den daha fazla artık yerli ekipman kullanabilir hale geldik. Zaten mühendisimiz, insan kaynağımız yurt dışına bağımlı olmadan bu tesisleri rahatlıkla yapabilir’ dedi.’Önümüzdeki 5 yıl içerisinde inÅŸallah Türkiye’de altın üretimini 100 tonun üzerine çıkartmayı hedefliyoruz’Borun maden sektöründe Türkiye’nin en büyük ihraç kalemi olduÄŸunu hatırlatan Bakan Dönmez, şöyle devam etti: ‘Üç ÅŸehrimizde bor cevheri hazırlıyoruz ve bora dayalı bazı türevleri üretebilir durumdayız. Yıllık yaklaşık 2 milyon 200 tonluk bir üretim kapasitemiz var. Bu yılı saymaksak, çünkü henüz rakamlar çıkmadı ama bu salgın dolayısıyla tabi ihraç ettiÄŸimiz ülkelerde de bu kapanmadan dolayı bazı üretimlerde kısılmalar oldu ve dolayısıyla bu talebe yansıdı. Biz 2 milyon ton hedefini aÅŸtık geçtiÄŸimiz 2 yılda. Bu sene muhtemelen bu kapanmadan dolayı küresel ölçekte bir miktar düşük olacak ihracatımız. Ama bunun dışında doÄŸal taÅŸlarda ciddi bir ihracat potansiyelimiz var, krom ihraç ediyoruz, çeÅŸitli çinko ve kurÅŸun ürünlerini ihraç ediyoruz. İthalatımız da fazla maalesef. Ama ihracatımıza baktığımızda yıllık ortalama 4-4,5 milyar dolarlık bir ihracatımız var maden ürünlerinden hammadde ürünlerinden. İthalatımızla ülkede yeterli olmayan hammadde ürünlerini ithal ediyoruz ya da yeteri kadar üretemediÄŸimizi açığımızı yurt dışından tamamlıyoruz. AÅŸağı yukarı 4,5 milyar dolarlık ihracatımıza karşılık 6-6,5 milyar dolarlıkta ithalatımız var. Yani hammadde sektörü açısından baktığımızda 2 milyar dolarlık bir ticaret açığı söz konusu. Son 10 yılda yaklaşık 200 ton civarında altın ithalatı yapmışız. GeçtiÄŸimiz yıl 38 tonla rekor kırdık, bu sene inÅŸallah salgına raÄŸmen 40 tonu geçeceÄŸiz. 2000’li yılların başında bizim altın üretimimiz neredeyse sıfır kilogram mertebesindeydi. 350 tonluk üretim yaptık bu son 15 yılda. Bunu artırmamız lazım. 200 ton ithalatımız var, 40 ton üretimiz var, açığımız hala 160 ton ve önümüzdeki 5 yılda bizim 100 tonun üzerinde bir üretimi çıkartmamız lazım. Altın iÅŸletmesi için minimum 100 milyon dolarla 1 milyar dolar arasında yatırım yapmanız lazım sahanın hazırlanması için. GübretaÅŸ’ın sahip olduÄŸu bir ruhsat sahası var Söğüt’te. Ben de aslen Bilecikliyim. Memleketimizde böyle bir keÅŸif var, bundan tabii son derece mutluyuz ve sevinçliyiz. Sayın CumhurbaÅŸkanımız da biliyorsunuz, ‘iki yıl içerisinde burada bu sahayı altın üretimine hazır hale getireceÄŸiz’ dedi. MTA’nın bulduÄŸu yaklaşık 8-10 tane daha altın sahamız var, bunların büyük bir kısmı da Varlık Fonuna devredildi, inÅŸallah milli ekonomiye kazandırılsın diye. Aslında altın sektörüne baktığımızda potansiyelimiz oldukça yüksek, fakat bugün ulaÅŸmış olduÄŸumuz üretim seviyesi potansiyelimizin oldukça altında. ve biz bu sene muhtemelen altında 20 milyar doları aÅŸan bir ithalat yapacağız. Neredeyse petrol ithalatı kadar bir altın ithalatı var. Ama bunun bir 5-6 milyar dolarını iÅŸleyip tekrar kuyum sektörü ihraç yapıyoruz, yani külçe altını getiriyoruz, ama iÅŸleyip ihraç ediyoruz, bir yerde deÄŸer katabiliyoruz altına. Özellikle kriz dönemlerinde insanoÄŸlunun belki kodlarından geliyor, en güvenilir liman olarak altını görüyor. Çünkü paranın deÄŸerleri bir anda inebiliyor-çıkabiliyor. Bir de biz Anadolu insanı düğün dernek, birbiriyle hediyeleÅŸme baktığınızda veya ufak tasarruf aracı olarak da altını görürsünüz. O açıdan altına talep maalesef azalmayacak. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde inÅŸallah Türkiye’de altın üretimini 100 tonun üzerine çıkartmayı hedefliyoruz, bu sene 40 tonu geçeceÄŸiz. Böyle de bir potansiyelimiz de var.’ – ANKARA

Bir önceki yazımız olan Kısıtlamada yolda kalanların yanlarında oluyorlar başlıklı makalemizde 112, Esentepe Mahallesi ve Eskişehir hakkında bilgiler verilmektedir.

Add a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir